Manga Anime Drama
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Manga Anime Drama

Manga&Anime&Drama Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  İtazuraİtazura  SailormoonFMSailormoonFM  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği)

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
Galaxi Savaşçısı
Manga-ka
Manga-ka
1 2
Galaxi Savaşçısı
3 4


Kadın
Yaş : 36 Kayıt tarihi : 18/08/07 Mesaj Sayısı : 597 Nerden: : Galaksinin her yerinden Favori Anime : SM anime Favori Manga :
STATÜ
PUAN: ----

Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Vide
MesajKonu: Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) EmptyCuma Ekim 05, 2007 9:53 pm

Sanırsam ben bu güç olayına fazla taktım heheheheh ilk bölüm sıkıcı ama gerekli :D ben yazıyorum buraya yazmak daha bir uygun doğal larak. İlerleyen bölümleri umarım seversiniz.

Birinci Bölüm: Geçmiş

Uzun kumral saçlı, 14 yaşlarında ki bir genç kız, evinin salonunda oturmuş VCD de Star Wars filminin ilk bölümünü izliyordu. İkinci bölümüde sinemaya geliyordu yarın. Arkadaşları ile buluşupgidecekti.Filmi izlerken heyecanlanıyor, olayları dikkatlice izliyordu. Ev de kimse yoktu. Bütün gün evi temizlemiş daha sonra da film izlemeye başlamıştı.

"Bir Jedi gibi olmak vardı. Özel güçler..."

Özel güçler... Bu kesinlikle Ayça nın sahip olmak isteyeceği bir şeydi. Bu sayede dünya da olan kötü şeyler kısmen de olsa engelleyebilirdi. Sevdiği kişilere ve şeylere zarar vermek isteyenlere ders verirdi. Her ne kadar dünya da iyilik olsa da kötülük de bir o kadar vardı. Ve mahalesef bu da huzura engel oluyordu. Sokakta rahatça yürümek, istediğin saat de evden çıkıp, istediğin saat de eve girmek. Eğer zarar vermek isteyen insnalar olmazsa bu pekkala mümkün olacaktı. Ailesi ve onun ailesi gibi nice aileler çocuklarını koruma derdine düşmüşlerdi. Onlar için üzülüyordu, doğal hayat da bir hayvanın yavrusunu korumak için verdiği mücadeleyi insan alemin de anne ve babalar da veriyordu. İşin kötü tarafı, hayvanların aksine insnaların zarar vermeyi zevk için, sevdiği için yapmasıydı. Bu insnaları televizyonda gördükçe, gazatelerde okdukça daha da iğrenme hissi ve öfke ile doluyordu içi...

"Ayça! Gel ve torbaları taşımam da yardım et!"

"Tamam geldim.... Allah tan film bitti."

VCD yi kapatıp, annesine yardım etmek için sokak kapısına gitti. Annesi elinde birsürü torba ile gelmişti. Anlaşılan teyzesi ile dolaşırken üstüne bir de alışveriş yapmıştı. Bunu görünce sinirlendiğini hissetti.

"Eee? Hani yarın gidiyorduk?"

"Tamam, gidicez. Bunlar akşam yemeği için. Bir de pazara denk gelmişken, pazar alışverişini yapayım dedim. Uğraşamam şimdi yarın ikisiyle birlikte."

"Eh, iyi o zaman. Babam aradı; ekmeği biz alacakmışız."

"Tamam alırısn akşama."

"Ya neden ben? Kazık gibi abim var."

"Kızım uğraştırma beni o deliyle. Kıçını kaldırıp gider mi şimdi."

"YA OF! BEN GİDİYORUM HEP YA!"

"Söylenme! Taşı şunları hadi!"

Ayça, içinden sayarak torbaları mutfağa taşıdı. Sebzeleri yerleştirdkten sonra da annesindne fazladan susma payı olarak parayı aldıktan sonra fırına gidip ekmek aldı. Gelirken de sus payı ile de kendine çikolata aldıktan sonra eve döndü. Ekmekleri bırakır bırakmaz bir bardak su doldurup televizyonun başına geçip, çikolatalarını yemeye başladı. Her zaman bakkala ya da ekmek almaya gideceği zaman fazladan sus payı alırdı, teşfik için. Aksi halde söylene söylene giderdi. Aslında işine gelmesine rağmen abisinin bu davranışı onu çıldırtıyordu. Zaten ekmeğe göndermek istese de kim bilir kaç ta gelecekti. Sabah çıkıyor akşam yemeğine geliyordu. Bazen de yatıp duruyordu, bütün gün. Babası baya paylamıştı bunun için ama arada böyle yapıyordu işte. Aslında Ayça, kötülediği kadar kötü olmadığını biliyordu abisinin. Arada onun da kendisi gibi üşengeçliği ve tembelliği tutuyordu işte. Ayça şu an da yazın keyfini çıkartıyor du. Yazın sonunda kazandığı Meslek Lisesine gidecekti. zaten Türkiye de en nefret ettiği şeylerden biri öss ve lgs sınavlarıydı. İleri de mezun olana kadar 4 yılı vardı ve bu zaman zarfı içinde öss yi kaldırmalarını umuyordu. Okul aklına gelince biraz çekindi. Her zaman yeni bir yere gittimi bu olrdu. Ne yapacağını bilmez bir tavır sergiler, içinde korku-heyecan karışık bir his dalgalanması yaşardı. Pek sosyal biri değildi, içinede kapanıktı biraz. Kendi haline yaşardı ve kendi kendine eğlenirdi. Yakın arkadaşları vardı tabi, onlarla gezer, dolaşır evlerinde buluşurdu ama kendiyle daha eğlenceli vakit geçirirdi herzaman. Daha rahat ve huzurluydu bu şekilde. Oysa aslında yanlız aklmayı da sevmezdi ama isterse 100 arkadaşı olsun içindeki boşluğu kapatacak bir arkadaşı olmayacaktı, bundan emindi. Belki de bu boşluk ileride başka bir kişi tarafından doldurulacaktı ama şimdilik böyle boş kalmaya devam edecekti...

Ayça, deniz de geçirdiği güzel sabahın ardından, ev de yıkanıp, giyindikten sonra arkadaşları ile buluşmak için Megapol sinemasının önüne gitti. Gittiğind ekendi ile aynı semt de oturan arkadaşı Betülün çoktan geldiğni gördü. Şişman ama tatlı bir kız olan Betül, gurbetçi bir ailenin çocuğuydu. Babası Amanya da çalışıyordu. Annesi ve abisi ile Türkiye de yaşıyordu. Bir de büyük abisi vardı, Almanya da. Evliydi.
Ayça yaşadığı şehri seviyordu. Yazın çok sıcak olsa da serinletecek denizleri vardı. Kışları da Ankara ve İstanbul gibi çok soğuk geçmiyordu. Antalya nın en büyük özelliklerindne biri de buydu zaten. Buralı değildi ama zaten memleketinde de hiç yaşamamıştı. Babası polisti ve bu yüzden durmadan gezmişlerdi. Mardin, İstanbul ve en son Antalya. kendisi doğadan önce de dolaşmış ailesi bir iki yeri. Aslen Ankaralıydı ama Mersinde doğmuştu. Doğruktan 1,5 yıl sonra da mardine şark hizmeti için gitmişlerdi.
20 dakika olmasına rağmen Sinemain gelmemesi Ayça'yı sinirlendrmişti. Fazla sabırlı biri değildi Ayça, zaten bir de sıcak yüzünden en sabırlı insan bile sabırsız olurdu. En sonunda otobüslerden birinden Sinem inmiş, sırıtarak onlara geliyordu. Gelir gelmez ilk söylediği şey mazareti olmuştu.

"Ne yapayım oğlum ya, gelmedi otobüs. Bir de eşşek arabası gibi gidiyordu."

"Ha tabi... hadi Allah tan tağmin ettim de bir saat öncesinden buluşalım dedim. Yoksa filmin yarısını kaçırmıştık sayende."

"Tamam Ayça ya sende..."

"Hadi hadi" dedi Betül. Üçü birden otobüse binip, Migrosa gittiler. İçeri girdiklerinde ilk işleri bir "Ohhh" çekmek oldu. İçerisi çok serindi. Zaten bu yüzden buraya gelmişlerdi. En üst kata çıkıp, biletlerini alıp filme girdiler. Çıktıkların da saat 15 olmuştu. Biraz dolaştıktan sonra Migrosu, yemek yediler ve dışarı çıktılar. Saat 16:30 a gelmişti, sıcata etksini kaybetmişti biraz. Hafif bir esinti vardı. Yürümeye karar verdiler ve otobüse binmediler. Eve giderken ****** Parkından geçmek isteyince Sinem, ona uyup parka girdler. Park yeşil ve çok güzeldi. Ağaçlarla doluydu. Baya bir genişti. Tenha yerler de vardı, dolu yerlerde. Yanlız bu saat te biraz tenhaydı. Nednei de basit, hava sıcaktı, herkes denize gitmiş ya da evlerne kapanmışlardı. Bazı turist gruplarını ve birkaö yerliyi saymazsak normale göre azdı.

"Ay yoruldum!"

"Ay betül! kilo ver kızım."

"Allah Allah, sen kendine bak. O kadar yol yürüdük Sinem. Herkes yorulur be."

"Amann susun tamam." dedi Ayça ve üçü birden kimsenin olmadığı, gölge bir yere oturdular. Birkaç dakika nefelendikten sonra, iki kişi yanlarına yaklaştı. İkiz erkekler. Ayça onlardan hiç hoşlanmamış ve hemen arkadaşlarını dürtmüştü. Onlar da bunun üzerine kalkıp gitmek istediler ama ikisi önlerini kesti.

"Bir dakika küçük hanımlar. Haraç vereceksiniz."

"Ne haracı be" dedi Ayça

"Park da böyle dolaşmak yok. Önce para sonra dolaşmak. Bak üstüne bir de ağaç altından dinleniyorsunuz bu da ekstra lüks bir hizmet."

"Gidin be işinize"dedi Sinem ve ikizlerin ikisinide itti ama onlar kollarını tutunca, sinemin canı yanmaya başladı. Yüzü acıdan şekil değiştirdi. "Bırak be!"

"HEY! BIRAKIN BE KIZI"

dedi Ayça ve Betül. Yardım etmek istediler ama bir türlü kurtarmayı başaramadılar. Sinem acıya daha fazla dayanamıyordu ve bu yüzden diz çökmüştü artık. İkizlar diğer elleri ile Ayça ve Betül ün bileğini yakaladı. Şimdi üçü birden acıdan kıvranıyordu.

Ayça, sadece bileğinin acımadığını fark etti. Bütün vücudunun acı sinirleri harakete geçmiş, beyine acı sinyali yolluyordu. Sanki araba bütün vücutlarını çiğnemişti. İşn kötü tarafı onar direndikçe acı daha da artıyrdu. Artık beyni bile acı hisseder olmuştu. İçinden ister istemez, onların gücüne sahip olmak istedi.Keşke onların kuveti olmasaydıda kendisinin olsaydı. O zaman bu kisinin de canına okurdu... Ve birden acı kesildi. içbrşey hissetmez oldu. Hiçbir acı... anlaşılan artık sinirler de dayanamadı veya belkide öldü, bayıldı? Gözlerini açtığınd amanzara aynıydı. Adamlar para vermelerini söylüyor ve bileklerini sıkmaya devam ediyordu. Sinem in yüzünden acı hissi azalmıştı ama hala canı yanıyordu. Lakin Betülün acısı git gide artıyordu. Ayça bileğini tutan adama baktı ve klunu çekmek itedi ve başardıda. Konulu kurtardı ve ayağa kalktı. Adam şaşkın bir şekilde baktı. Kardeşide aynı şaşkınlıkla baktı.

"Ne oldu? Nedne bıraktın?"

"Bıramadım. Ke.. kendi kurtuldu."

"Hadi be bu imkansız."

Sinem fırsat bu fırsat diyip bileğini kurtarmak için adaa saldırdı ama diğer oğlanın bileğinin tutması ile aynı acıyı hissetmeye devam etti.

"Git yakala kızı!"

Adam, Ayçanın üzerine yürüdü. Neden bilmiyordu ama Ayça kaçma istemiyordu ama kaçması laızmdı elinden. Lakin adam bileğinden yeniden yakaladı ve sıkmaya başladı, Ayça hiçbirşey hissetmiyordu. Adamın ne yaptığını bile anlayamamıştı aslında. Bileğini kurtarmak için eli ile adamın bileğini sıkıca kavradı ve çekmek istedi ve başardıda adam acı içinde yere diz çöktü. Aynı acıyı şimdi o hissediyordu. Kardeşi ise şaşkınlıkla bakıyordu.

"Gücüm... ne yaptın sen?" dedi yerdeki adam. Ne gücü? diye düşündü Ayça O zaman fark etti bu acıyı. Tam olmasa da oalyı kavramıştı her ne ise onun gücü kendisinde idi. Şimdi o acı çekiyordu. Adam artık bağırmaya başladı ve sonunda yere yığıldı. Bayılmıştı... Ayça diğerine geri döndüğünde arkadaşlarının kolunu bırakıp kaçtığını gördü.

"Emici!" diye bağırıp kaçıyordu. Kardeşini burada bırakmıştı. Sesleri duyan görevliler koşarak gelmişti. Ne olduğunu sordular ve yerdeki adama baktılar...

Bir saat sonra Ayça evinde idi. Olanlar ksımende olsa anlatmıştı. Arkadaşları evlerine gitmiş ve olanları kimseye özellikle ailelerine anlatmaacaklarıa söz vermişlerdi. Aksi halde korkacaklar ve kısıtlamalar başlayacaktı. Bu da iyi değildi. Akşam abisi bilgisayarın başına geçmiş, bir türlü kalkmıyordu. Ayça yı sinirlendirmişti. Park da olanlar aklına gelince denemek istedi ama eğer rüya değilde olanlar, abisinin canını çok yakmak istemiyordu. Bileğini sıkıca kavradı ve isteiğini beyninde yankıladı. Anıl acı ile irkilip hemen kolunu Ayça dan çekti ve yerinden kalktı.

"Ne yapıyorsun kızım sen? Nasıl yaptın ne var elinde?"

"Hibir şey yok."

"Eee nasıl acıtcın o şekilde?"

"Meslek sırrı bebeğim. Kalkmazsan yine yaparım."

"Hadi ordan." dedi ve tekrar oturdu. Bir kez daha am daha da canını yakınca pes etti ve kalktı. Ayça olanları anlatınca, şaşırmıştı ama o da anne ve babasına söylememsi gerektiğini düşünmüştü. En azından şimdilik. Oysa şimdi abisini tepkisini görünce anlatmak istedi. Genel de birşey saklamazdı ama kısıtlamalarınıda istemiyordu. Çaresiz şimdilik birşey söylememekte karar verdiler... Nereden bilecekti abisinin de böyle olduğunu.

Şimdi aradan tam tamına 5 sene geçmişti. Liseyi bitirmiş, ailesine herşeyi anlatmıştı. Tabi onlarda ona.Buna olaydan bir sene sonra buna banzer bir olay başına gelince karar vermişti. Okuldan bir üst sınıfta başbelası olarak tabir edilen bir çocuk ona çatıncaya kadar. Bu güvenin nereden geldiğini o zaman anamıştı Ayça. Onunda kendisi gibi bir gücü vardı. Boğulduğunu hissettiği anda oğlanın bileklerinden yakalmış ve büyük bir acıyı içine sokmuştu. Gücü hoşuna da gitmişti, onu istiyordu. Sonra kendinde bir farklılık hissetti, oğlanın vücudunda damarlar belirginleşmeye başaldı.Bileği bırakıp boğmak isteyince oğlan boğulmaya başladı, tabi Ayça hemen bıraktı. Hem kendi gibi biriyle daha karşılaşmış hem de güçünü almıştı. Demek karşısındakinin gücünü alabiliyordu. Ama dokunarak. Ondan sonra ailesine olanları analtmıştı. Garipseme yoktu, şaşkınlık yoktu. Neden????? Olay onlar için basitti. Bu özelikler asrılardır var olan birşeydi.Ailesi tüm bilgiyi ona aktardı. Bunca zaman içinde araştırdı ve böyle güçleri olan başka kişiler daha olduğunu keşfetti. Dahası gücünün derinliğinede inmeyi başardı. İstediği kişiye güçlerini verebiliyordu ya da ondan tamamen alabiliyordu. İster almayı seçiyor isterse ondan tamamen yok etmeyi. Tabi başka birine aktarmak istedi mi, aktarınca kendinden de kayboluyordu.Kendi gibi başka kişilerlede karşılaşmıştı. Şimdi kendi gibi insanları heryerde arıyor ve hak etmediklerini düşündüğü kötü olarak tabi ettiği insnalardan bu gücü tamamen alıyordu. Bu sayede zaten zararlı olan bu insnalar daha da zarar veremeyecekti. Bu beş yıl içinde sandığından çok daha fazla şey öğrenmişti Özellikle de amrika da olan ölümleri duyunca haberler de ve ölüm şekillerini, kendisi gibi birinin, birilerinin orada d aolduğunu öğrendi. Durdurulması gerektiği kesindi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ateizminsonu.com
Galaxi Savaşçısı
Manga-ka
Manga-ka
1 2
Galaxi Savaşçısı
3 4


Kadın
Yaş : 36 Kayıt tarihi : 18/08/07 Mesaj Sayısı : 597 Nerden: : Galaksinin her yerinden Favori Anime : SM anime Favori Manga :
STATÜ
PUAN: ----

Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Vide
MesajKonu: Geri: Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) EmptyC.tesi Ekim 06, 2007 3:02 pm

İkinci Bölüm: Patlama

Gökyüzünde ki patlama, alışa gelmiş kutlamalar için patlatılan havai fişeklerinden çok farklıydı. Patlamanın en yakınında bulunan birkaç insan olayı son derece normal karşılarken, endişelerini gizleyememktedirler. Yavaşça dağılmaya başladıklarında,özellikle de 16 yaşlarındaki sarışın bir kız,umutla gökyüzüne bakar ama istediğini elde edememenin getirdiği hayal kırıklığı ve üzüntüyle başını yere eğer. Yanına gözlüklü,yaralı bir adam gelir ve kıza sarılır.

"Hadi Clarie, gidiyoruz tatlım."

Clarie, gözyaşlarına boğularak üvey babasına sarılır ve yavaşça oradan uzaklaşır. New York un diğer köşelerinde ise gökyüzünde ki anlam verilemez patlamaya şahit olan insanlar, korku ile bakınırlar....


4 ay sonra...

Uzun kumral saçlı bir genç kız, yavaş ve emin adımlar ile New York sokaklarında dolaşıyor, etrafındaki insanlara dikkatlice bakıyordu. Sanki onlardan birşey bekliyormuş ya da arıyormuş gibi bir hali vardı. Git gide daha hızlı yürüyor ve sinirleniyordu. En sonunda bir köşeyi döner dönmez ortadan kayboldu.

"D.L, bilemiyorum."

"Niki, bunda ne var? Micah içinde çok iyi olacak."

"Bunu daha sonra konuşalım tamam mı?"

Çift, hızla-aynı az önce ortadan kaybolan kız gibi- yürüyordu. Etraflarına dikkatlice bakınıyor ve bir yerden birşey çıkacakmış gibi temkinli davranıyorlardı. Niki nin gözü bir dükkan da yansıyan görüntüsüne takıldı. Jesicca gülümsüyordu. Niki umursamaz bir halde yoluna devam etti. Ne demek istediğini iyi biliyordu. D.L kabul ettirene kadar uğraşacaktı. Ama şu anda kabul etmek isteyeceği birşey olup olmadığından emin değildi. Çift uzaklaşırken, kumral saçlı kız tekrar ortaya çıktı ve çifte odaklanarak arkalarından yürümeye başladı. Sessizce ve dikkatlice... Bir saat kadar sonra D.L ve Niki, bir pansiyona vardılar. Doğruca yukarı odalarına çıkarken, genç kız da pansiyona girip yukarı çıkmak isterken, orta yaşlarda bir adam onu durdurdu.

"Özür dilerim hanımefendi. Acaba burada ne işiniz olduğunu sorabilirmiyim?"

Kız bir an sert bir şekilde adama baktı ama sonra gayet sevimli bir tavırla adama gülümsedi.
"Özür dilerim. Az önce yukarı çıkan çift. Onların yanına gitmek istiyorum."

"Peki neden? Neyiniz oluyor?" adam şüphe ile kızı süzdü. Genç kız, daha da sevecen ve nazik bir ses tonu ile adamın gözlerinin içine baktı.

"Bir beyi arıyorum.Çok önemli ve sarışın olan bayan, Niki. Onun yerini biliyor olabiliceğini düşünüyorum. Onu tanıdığını biliyorum."

Adam son kez kızı iyice süzdü.Aslın da kız bir katil ya da hırsıza benzemiyordu. Mesleğinin getirdiği yeteneği sayesinde paralı biriydi de. Yaşı küçük görünüyordu bu yüzden bir iş içinde olamazdı ama bu kıza bakınca pek de yalan söylüyormuş gibi gelmedi. dam kafasını onaylayan bir şekilde salladıktan sonra, kafası ile yukarı işaret etti.

"Üçüncü kat, 302 nolu oda."

"Teşekkür ederim."kız mutlu bir şekilde gülümsedikten sonra merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı, adam arkasını döndüğü anda 302 nolu kapının önündeydi. Kapıyı hafifçe çaldıktan sonra bekledi. Daha sonra sert bir şekilde çaldı.

"Kim o?" diye bir kadın sesi duyuldu.

"Niki Sanders... benim adım Abad. Sizinle konuşabilirmiyim acaba?"

Kapı yavaşça açıldı. Niki gözlerini içeri giren genç kıza dikti. Zararsız görünüyordu, yüzü de son derece temizdi. Ön yargısını bir kenara atıp, hafif bir tebessüm ile kıza yaklaştı.

"Yardımcı olabilirmiyim? Beni ne için aramıştın?"

"Eşiniz yok mu?"

"Eşim mi?"

"Evet, evli olduğunuzu sanıyordum."

"Ah, evet. Kocam burada değil. "

"Anlıyoum..."

Abad, gözlerini dört açarak oda yı inceledi. Sonra hafif bir gülümseme ile Niki ye döndü.

"Abad? Hangi dil bu?"

"Arapça"

"Arapmısın?"

"Hayır. Türk."

"Ihh, tamam. Beni niçin görmek istedin?"

"Hiro Nakamura. Onu arıyorum. Uzun süredir hem de ama ortalıktan kayboldu. Nerede o biliyormusun?"

"Hiro? Öyle birini tanımıyorum.Özür dilerim."

"Eminmisin ? Hafif tombul, Japon. Gözlüklü şirin bir şey?" sesi biraz sert ve kızgın çıkmıştı. Abad sevimliliğini bir kenara koymuş ve sert bakışlar ile Niki süzmeye başlamıştı. Niki nin gözlerine bakan herkes endişelendiğini anlayabilirdi.

"Nerede o!" Abad, sesini yükseltmiş ve sert br adımla Nikiye yaklaşmıştı. O an da bir kol onun boynunu tuttu ama Abad o kolu tutarak, kolun sahibini bir kenara fırlattı. D.L kanepeyle birlikte düştü. Niki kıza vurmak için hamle yaptı ama Abad, sadece Niki ye bakarak onun durmasını sağladı. Niki yumruğu havada bir şekilde donmuş kalmıştı. Sadece gözleri haraket ediyordu.

"Alt tarafı size birini sordum. Siz de soruma karşılık olarak saldırmayı tercih ettiniz. Şimdi size ne yapayım? Orada kal D.L! Yoksa..." Abad, elini kaldırdı ve alevlendirdi. Tehtit eden bir bakış ile, D.L e baktı.

"Hiro nerede bilmiyoruz. ahat bırak bizi."

"Size neden güveneyim? Az önce eşin bana yalan söyledi, bana saldırdınız. Pek de misafir perver değilsiniz doğrusu. Avrupa ve Amerika insanları nedense çok yabani."

"Tamam özür dileriz. Şimdi lütfen Niki yi serbest bırak."

Abad bir an düşündükten sonra alevini söndürdü ve Nikiyi serbest ıraktı. Bir kenara çekilip, eşinin Niki ile ilgilenmesini izledi.

"Niki bilmiyor, sen bilmiyorsun peki Jessica? O biliyor olabilir mi?" Niki ve D.L hayretler içerisinde kıza baktılar.
"Nereden biliyorsun?"

"Sandığınızdan çok şey Niki. Cevap?"

"Hayır. Bilmiyor. Zaten o Japon oğlanla doğru düzgün konuşmuşluğumuz bile yok. Onu öldürmek mi istiyorsun?"

"Elbette hayır. Gücünü benim için kullanmasını isteyeceğim sadece. Hem ben neden kendi halinde dolaşan duran bir Japonu öldüreyim ki? Sanırsam beni cani, katil falan sandınız."

"Kimsizn sen?"

"Söyledim ya. Abad."

"Arap değilsin ama arap ismi kullanıyorsun."

"Muhammed ve Ali de arapça ama insanlarım kullanır. Arplar kardeş gözü ile bakarım ama biraz nankör kardeş. Aynı zaman da anlamını seviyorum. Göbek adım bu. Şimdi yerini bilmiyorsun ama bilen birini biliyorsunuzdur?"

" Emin değilim ama Bennet denen adam biliyor olabilir.

"Hayır. Uğradım bilmiyorlar. Sanırım Ando denen oğlanı bulsam iyi olacak. O biliyordur. Onun nerede olduğunu biliyormusunuz?"

"Mohinder. Hintli profosör. Onun yanında."

Abad gülümseyerek başının hafifiçe eğdi. Selamını verdikten sonra kapıyı açtı, çıkarken kadına döndü ve memnun bir şekilde gülümsedi.

"Sağol Jessica."

"Önemli değil."

Abad çıkarken, D.L Jessica ya baktı. Kız anlamıştı. Oysa kendi anlayamamıştı. Nasıl yaptığını merak etmişti, kesinlikle öğrenmeliydi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ateizminsonu.com
Galaxi Savaşçısı
Manga-ka
Manga-ka
1 2
Galaxi Savaşçısı
3 4


Kadın
Yaş : 36 Kayıt tarihi : 18/08/07 Mesaj Sayısı : 597 Nerden: : Galaksinin her yerinden Favori Anime : SM anime Favori Manga :
STATÜ
PUAN: ----

Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Vide
MesajKonu: Geri: Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) EmptyPerş. Ekim 11, 2007 11:14 am

Bölüm 3: Tanışma

"Mohiner?... adım Abad.Çok önemli bir konu, Hiro Nakamura hakkında. Sizinle görüşebilirmiyim?... çok iyi yeri siz tayin edin.... evet orada olacağım. Yakın sayılırım, beş dakika sonra orada olurum."

Abad telefonu kapatır kapatmaz telefon kulübesinden kayboldu ve Mohinder in söylediği parka geldi. Aslında bulunduğu yer ile Mohinder ile buluşacağı yer arasında en az yarım saatlik bir mesafe vardı. Lakin Abad ın gücü bu zamanı fazlası ile kısaltıyordu. Oyun parkında oynayan çocuklara gülümseyerek yürüyordu, park da esmer tenli,kıvırcık bir adamı görünce ona doğru hızla yürümeye başladı.

"Bay Mohinder?" Mohinder defterin sayfasını kaybetmemek için, kıvırarak kapadı ve kendisine seslenen sesin sahibini görmek için başını kaldırdı. İlk başta güneşin parlaması yüzünden net birşey göremedi ama gözleri alışınca uzun kumral saçlı, zararsız görünen kızı net görebildi.

"Evet. Siz telefondaki hanım olmalısınız.Abad?"

"Evet o benim. İlk olarak söylemem lazım ki bay Mohinder çalışmalarınızı ve zekanızı takdir ediyorum. Saygı duyduğum ve başarısının devamını görmek istediğim bir bilim adamısınız. Bababanızdan sonra özel güçleri olan insanları, onlara yardım etmek için, arayan ve araştıran ikinci kişisiniz. Başkaları yok denemez ama tahmin edeceğiniz gibi tamamen çıkar meselesi."

"Babamı tanıyormuydunuz?"

"Görüşmüşlüğümüz yok ama yinede hakkınızda düşündüğünüzden çok fazlasını biliyorum ve hemen eklemeliyim ki kesinlikle sizin düşmanınız değilim. Bu aralar bunu ilk söylemem gereken şey olduğunu düşünüyorum. Sanders çifti beni pek iyi karşılamadı."

"Onlarada mı gittiniz? Hiro ile ilgili konuşmak istediğinizi söylemiştiniz."

"Evet..." Abad, Mohinder in yanına oturup sevecen bir tavır ile gülümsedi. "... Bay Mohinder, amacım, güçlerini kötüye kullanarak sorun çıkartmaya çalışanları durdurmaktır. Kişisel amacım bu... bir de ailevi bir amaç var. Lindermann gibi adamlar ile ilgili ama bunu sonra konuşuruz. Bu yüzden, yani zarar verenleri engellemek için bazı cevaplar bulmam gerekiyor. Bunun içinde zaman da bir yolculuk yapmam..."

"...Ve bunun içinde Hiro ya ihtiyaç duyuyorsunuz. Ama o güçlerini tam olarak kullanamıyor,sizi istediğiniz zamana götürebiliceğinden şüpheliyim."

"Bu sorun değil, güçlerini ben kullanacağım."

"Nasıl?" Mohinder şaşkın bir şekilde bakar.

"Arkadaşınız Pter ve Sylar gibi benim de güçleri emme özelliğim var. Ama onlardan farklı... güçleri aldıım gibi geride verebilirim. Bu yüzden kısa bir süreliğine ondan alacağım ve işim bittiğinde ona geri vereceğim."

"Geri vermek? Bunu neden yapasınız? Zaman gücü çok kıymetli, sahip olunmak istenecek bir güç."

"Dediğim gibi zekisiniz ama beni tanımadığınız için şüphenize anlam veriyorum. Bakın bay Mohinder, şu ana dek başkalarından aldığım güçlerin hepsi işe yaramaz insanlardan. Katil,hırsız,serseri, hem kendisine hem de başkalarına zararlı olanlar.

Ben asla Hiro ve arkaşınız Peter gibi kişilerden, güçlerini zinsiz bir şekilde almam... Peki belki kısa bir süre izinsiz ödünç alabilirim ama kalıcı bir şekilde değil. Prensip meselesi yani. Güçüm var, güç peşinde koşmam ben."

"Bu anlattıklarınız çok açık ve samimiyet dolu bir şekilde yapılmış birşey ama merak ediyorum neden bu kadar açık sözlüsünüz? Yani bana gelip herşeyi anlattınız."

"Yalan söylememk de prensiplerim arasında sadece birşeyi söylemek istemiyorsam ya söylemem ya da kelime oyunu yaparım. Sizinde dediğiniz gibi açık birisiyim ve dobra dobra konuşurum. Saklayacak birşeyim yok, saklamak için nedenim de yok.

Ve aynı zaman da Hintlileri severim." Abad gülümseyerek yerinden kalktı ve Mohindere elini uzattı.

"Eğer kabul ederseniz, benimle iş birliği yapmanızı istiyorum. Bu arkadaşlıktan çok şey elde edeceksiniz emin olabilirsiniz. Cevap bekleyen yüzlerce sorunuzun tüm cevabı bende ama bunlara zaman içinde sahip olacaksınız... Kabul mü?"

Mohinder şok geçirmiş br halde kıza ve uzattığı ele baktı. Böyle birşeyi hiç beklemiyordu. Karşısındakine tam olarak güvenebilirmiydi onu da bilmiyordu ama güvenilmeyecek gibi bir yüzü de yoktu. Birkaç dakika içinde hızla düşündü,kafasında enine boyuna tartı. Hintli ayağa kalktı ve uzatılan eli gülümseyerek sıktı. Abad bu duruma karşılık daha da gülümsedi.

"Buna çok mutlu oldum, Mohinder. Şimdi Hiro yu bulmalıyız. Arkadaşı Ando, o nerede?"

"Benimle kalıyor. Hiro nun yerini ne o ne ben biliyoruz."

"Bu iyi değil. Zaman geçtikçe benim sabrımda daralıyor. Koca adam nerede olabilir?"

"Sylar... dört ay önce Hiro, Sylar ı öldürdükten sonra bir an da olduğu yerden kaboldu. Zaman yolculuğuna çıkmış olabilir."

"Hmmm sanırım beklemek daha doğru. Zaten başka çarem yok. Hadi size gidelim." Abad gülümseyerek yürümeye başladı. Doğruca Mohinder in evine gidiyordu. Mohinder hem kızın evinin yerini bildiğine şaşmıştı hem de tavrına. Arkasından yürümekle etindi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ateizminsonu.com
USAGİ
M.A.D Senshi
M.A.D Senshi
1 2
USAGİ
3 4


Kadın
Yaş : 36 Kayıt tarihi : 15/08/07 Mesaj Sayısı : 914 Nerden: : MAMORUCUMUN YANINDAN ^^ Favori Anime : SM-İTA-FM-LC-S.A-DN-OHC...... Favori Manga : Merupuri
STATÜ
PUAN: Yıldızlı 5:P

Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Vide
MesajKonu: Geri: Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) EmptyPerş. Ekim 11, 2007 2:25 pm

Bu hikaye birşeyin devamı değil dimi çok güzel olmuş sanki burda bazı kişiler ve olaylar gerçekmiş gibi ^^ :D
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.sailormoontr.org
Galaxi Savaşçısı
Manga-ka
Manga-ka
1 2
Galaxi Savaşçısı
3 4


Kadın
Yaş : 36 Kayıt tarihi : 18/08/07 Mesaj Sayısı : 597 Nerden: : Galaksinin her yerinden Favori Anime : SM anime Favori Manga :
STATÜ
PUAN: ----

Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Vide
MesajKonu: Geri: Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) EmptyPerş. Ekim 11, 2007 3:27 pm

hahahaha sağol aslınd abu hikayenin ilk bölümleri biraz sıkıcı ama umarım ilerki bölümlerind eheyecan katacam. Abad ve ailesi dışındaki tüm karakterler dizideki gerçek karakterler ve olan olaylarda patlama gibi gerçek dizide. Yani 2.sezon devamını yazıyor gibiym işte :D
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ateizminsonu.com
USAGİ
M.A.D Senshi
M.A.D Senshi
1 2
USAGİ
3 4


Kadın
Yaş : 36 Kayıt tarihi : 15/08/07 Mesaj Sayısı : 914 Nerden: : MAMORUCUMUN YANINDAN ^^ Favori Anime : SM-İTA-FM-LC-S.A-DN-OHC...... Favori Manga : Merupuri
STATÜ
PUAN: Yıldızlı 5:P

Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Vide
MesajKonu: Geri: Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) EmptyPerş. Ekim 11, 2007 5:40 pm

ama bunu niye hikaye şiir bölümüne yzdın bu fanart Sm ile ilgili olmasa bile yeni yazılmış bişey bu yüzden fanfic fanarta taşıyorum^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.sailormoontr.org
Galaxi Savaşçısı
Manga-ka
Manga-ka
1 2
Galaxi Savaşçısı
3 4


Kadın
Yaş : 36 Kayıt tarihi : 18/08/07 Mesaj Sayısı : 597 Nerden: : Galaksinin her yerinden Favori Anime : SM anime Favori Manga :
STATÜ
PUAN: ----

Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Vide
MesajKonu: Geri: Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği) EmptyPerş. Ekim 11, 2007 6:40 pm

oraya sm hikayeleri yazılıyor diye yazmak istemedim :)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ateizminsonu.com

Heroes Öyküsü ( Güç'ün Derinliği)

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Manga Anime Drama :: M.A.D Fan Rüzgarı :: Fan Fiction Dünyası -